Şeref Defteri
'Yağmur Tunalı'

Hasan Nail Canat, sanatta yolumuzu açanlardandır


Yağmur Tunalı
Hasan Nail Canat, ilk gençliğimin rüyası içinde önemli bir isimdir. O yılların Anadolu'sunda yeni çağın sanatlarına ilgi düşünülemezdi. Sadece sanat mı, başka bir ilgiye de hoş bakılmazdı. Okuyanlar, ne okuyorlarsa ona göre bir işe girecekler ve aileyi, çevreyi de faydalandıracaklardı. Beklenti bundan ibaretti. Başka alanlara girmeye çalışmak ve dağılmak haytalıktı ve katiyyen hoş karşılanmazdı. Hele İmam Hatip'te okuyup da başka alanlara girmek, hele hele sanata meyletmek "şeytan" ile iş tutmak gibiydi. Mesela müzik olacak iş değildi. Tiyatroya meyledenin durumu daha feciydi. Nasıl bir tiyatro düşünürseniz düşünün, sıfatınız düpedüz "soytarı"ydı.

Hasan Nail Canat, bu çok katlı çemberi kırmaya çalışan bir Don Kişot gibiydi. Benim gibi sanata meyledenlerin önünde de bir yol açıcıydı. Şairliğime, tiyatro sevgisini eklediğim 15. yaşımdan itibaren onu takip ettim. Görüştüğümüz, işbirliğine girme fikrimiz oldu. O zaman şartlar dolayısıyla on düşünür bir yapabilirdik. Okurken kadrosuna girmek zaten mümkün değildi. Çünkü turneler yapıyordu. Yalnız şunu yaptık: Moskof Sehpası oyununu, şimdi Almanya'da yaşayan arkadaşımız Yaşar Kaplan ile sahneye koyduk. Kayseri civarında birkaç ilçede oynadık. Bizim Yahyalı'daki temsilin çok beğenildiğini hala hatırlayanlardan biliyorum. Bir de oyun sonunda enteresan bir tepkiyle karşılaştım. Unutulacak cinsten değildi. Malum, o yıllarda filmler ve böyle nadir görülen oyunlar seyirciyi sararsa tam içine girer ve taraf olur. Ben Moskof Generali Malinkof'u oynuyorum. Madenci Mustafa Koyuncu Amca, ön sırada oyun sırasında da devamlı "Pis Moskof!", "lanet!" diye laf atıyordu. Oyun bitti. Biz soyunup giyindik, bir de baktım Mustafa Amca hala gitmemiş: "Gel Pis Moskof Generali!" diye bastonuyla üstüme yürüdü. Ben kenara kaçtım. Sonra başladı gülmeye. "Öyle iyi yaptınız ki, ben seni çok sevdiğim halde, milliyetçi bir çocuk Moskof'u nasıl böyle iyi oynar diye kızdım..." dedi.

Üniversite yıllarımda, Ankara'da Ülkü Ocakları'nın Tiyatro Başkanı iken Hasan Nail Canat ve ekibini tiyatro turneleri için teşkilata tavsiye ettiğimizi ve birçok yerde oyunlarını sergilediğini hatırlıyorum. Buradan şunu anlıyorum: O zaman sağ her yelpazesiyle zaman zaman bir araya gelebiliyordu. Bizim için hep öyleydi. Sanata karışmış üç beş adamın çilesi ortaktı. Sağır kalabalıklar içinde haykıranlar gibiydik. Büyük ölçüde hala değişen bir şey olmadığını söylemek insana acı veriyor.

Aziz Ağabeyimin aziz ruhu şâd olsun!

3 Ocak 2021

Bu yazı defa okunmuştur.