Şeref Defteri
'Nurettin Durman'

Hasan Nail Canat; tiyatrocu, romancı ve iyi şiir yorumcusu


Nurettin Durman
Kâğıthane'de bir şiir gecesinde birlikte olmuştuk Hasan Nail Canat ile. Güzel bir geceydi. Değerli şair arkadaşlar da vardı o gecede. Kültür Müdürlüğü titizlik göstermiş, iyi bir şiir gecesi olması için elinden gelen gayreti esirgememişti. Hasan Nail Canat şiir okuma sırası geldiğinde tiyatro sanatçısı olması dolayısıyla rahat ve artistik bir yürüyüşle sahneye çıkıp mikrofonu eline almıştı. Gayet güzel giyinmişti o gece, koyu renkli bir elbise giymiş, kravatını da bir güzel bağlamıştı.

Üstad Necip Fazıl'ın Sakarya şiirini çok güzel okumuştu. Sakarya şiirini okurken sanki başka bir Hasan Nail oluvermişti sahnede. O şiiri öyle harika bir ses tonu ve vurgularla okurken dikkatlice dinlemiş fakat her nedense kafam Hasan Nail'in kravatına takılmıştı. Lüzumu var mıydı acaba Sakarya şiirini kravatlı okumanın. Resmiyet içinde değil de sanki 'serazat, özgür ve rahat bir giyim tarzı içinde okunmalıydı' diye takıldı kaldı aklıma. Program bittikten sonra kendi aramızda sohbet ederken bir ara 'Hasan Ağabey şiiri çok güzel okudun ama bu kravatla iyi olmadı' dedim. Hiç tepki vermeden 'doğru diyorsun' dedi. Hiç kızmadı, ben öyle kalakaldım. Demek ki ondan bir tepki bekliyormuşum. Hâlbuki bana biri öyle bir şey deseydi muhtemelen kızar, en azından bir şeyler söylemiş olurdum.

Sonra yemek masasında şair arkadaşlarla epey bir sohbet edilmişti o gece. Bu yemek meselesi de bir gariptir o geceyle ilgili. Programdan sonra topluca oturmuş sohbet ediyoruz karşılıklı. Vakitte geçmiş tabii. Kültür Müdürü bizlere yemek ikram etmek istiyor.

Dilaver Cebeci, Erdem Beyazıt Beyler de oradalar. Tabii büyüğümüz olarak önce onlara 'Buyurun yemeğe gidelim' teklifinde bulundular. Muhteremler nezaket içinde teşekkür ettiler, 'bizim karnımız tok' dediler.

Ben müthiş acıkmışım. Karşımda Recep Garip var ona aç olduğumu işaret edince o da hemen Hasan Nail Canat Beyefendi'ye dönerek 'Hasan Ağabey yemeğe gidelim mi?' diye sormuş oldu. Hasan Nail hiç tereddüt etmeden, duraklamadan, 'gidelim' deyince ayağa kalktık. Meğer şair arkadaşlardan gecenin o saatinde başka acıkanlar da varmış ama söyleyememişler. Rahmetlinin bir 'haydi' demesiyle güzel bir sofra muhabbeti yapılmış oldu gece.

Geçen sene bu hatırayı en başından Beşiktaş'tan başlayarak yazmak için harekete geçtim. Kâğıthane Belediyesi'nin Kültür İşleri'ni aradım. O şiir gecesine katılan şairlerin listesini almak istedim, olmadı. Zaman geçmiş, çok şey değişmiş tabii. Yazı da öyle kalmıştı.

Velhâsıl Milli Gazete'de tefrika edilen "Bir Küçük Osmancık Vardı", "Nur Dağındaki Çocuk" romanlarından beri tanırız merhum Hasan Nail Canat'ı. Allah'ın rahmeti üzerine olsun.

19 Mayıs 2012

Bu yazı defa okunmuştur.