Şeref Defteri
'Fatma Pekşen'

ÇEYİZ SANDIĞINDAKİ KİTAP


Fatma Pekşen
Canlı tiyatro izleyecek kadar şanslı olamadım. Anadolu'nun en ortasında doğmuş, en ortasında yaşayan birisi olarak kültür-sanata ilgim hep uzaktan oldu. Dolayısıyla rahmetli Hasan Nail Canat Bey'i yakından görme imkânım olmadı, ismen duydum o kadar. Bir de Reis Bey ve Minyeli Abdullah filmlerinden hatırlıyorum.

Kitap olarak ise Nur Dağındaki Çocuk ile başladım merhumun eserlerini okumaya. Bir akraba gelininin idi. "Çok etkilendim yenge. İmam-Hatip Ortaokulu'ndayken ödevim idi. Bu kitabın özeti ile sınıfta birinci olmuş, 10 almıştım. Evde bırakamadım. Çeyizimde getirdim" dediydi. Kitap kurdu olan bendeniz, okumaz mıydım? Yuttum hemen.

Arkası geldi tabii. Hemen hemen çocuk kitaplarının hepsini okudum diyebilirim. İsimlerini sayın deseniz sayamam. Çünkü kitabı önce satın alır okurum, çevremdeki çocuklara okuttururum. Sonra da başka çocuklara hediye ederim. Geçmiş olsun ziyaretine, doğum günü tebrikine filan kitap götürürüm. Yıllardır bunu alışkanlık haline getirdim.

Okuyup yazan birisi olarak kendimi yenilemek durumundayım. Farklı yayınevlerinden birçok kitabı takip etmeye çalışıyorum. Bunların bir kısmını -üzülerek söylüyorum- kimseye okutmaya lâyık görmüyor, sarmalayarak çöpe koyuyorum. Bir kısmını ise yukarıda da anlattığım gibi, ilçe-köy okullarına, hapishanelere filan gönderiyorum. Güzel bilgiler paylaşılmalı, çoğaltılmalı, yayılmalı diye düşünüyorum.

Merhum Canat'ın bütün eserlerinin de aynı lezzette olduğunu düşünüyorum. Yemeğin tuzuna bakmak için tencerenin tamamını bitirmeye lüzum yok diyorum.

Benim örneğimde olduğu gibi, merhum yazarımızın eserlerinin tümü çeyiz sandıklarında saklanacak nitelikte.

Ömrü boyunca manevi mirasımızı genç nesillere tanıtmak için çabalayan Hasan Nail Canat'a Cenâb-ı Allah'tan rahmet diliyor, eserlerinin genç nesillerce omuzlanacağını umut ediyorum.

11 Aralık 2020

Bu yazı defa okunmuştur.