Basından
'Girişim Dergisi'

Neşet Günel / Bizim için neler planlıyorlar?

Girişim Dergisi / 01.11.1987

Eylül ayıyla beraber kültürel faaliyetler tırmanışa geçti. Kitap fuarlarının biri kapanıyor, biri açılıyor. Hatta aynı anda iki fuar birden düzenlendiği de oluyor. Gazetelerde panel ilanları boy göstermeye başladı. Ardından başka faaliyetler de gelecek kuşkusuz. Biz İslâmi kesimde ne var ne yok diye bir yoklama yapalım istedik. Şöyle bir düşündüğümüzde, gidilecek kişiler/kuruluşlar bir elin parmaklarını aşmıyordu: Geçen yıldan bir-iki tiyatro topluluğu ve yeni kurulan bir-iki organizasyon. Genç Adam Sahnesi adına, sahnenin programını, yönetmeni, Hasan Nail Canat'tan; Geceoyuncuları'nın programını İbrahim Sadri'den; Asır Kitap Kulübü'nün programını ise Mehmet Saraç'tan aldık. Yeni kurulan Atlas Gösteri'nin yapısı ve bu yılki programı hakkında, kurucusu İbrahim Sadri ile konuştuk. İ. Sadri ile yapılan konuşmada adı zikredilen Akın Organizasyon ise henüz kuruluşunu ilan etmiş değil. H. Nail Canat cevabında Ulvi Alacakaptan'ın bir programından bahsediyor. Bunun hakkında geniş bilgi vermek istedik. Ne ki, Alacakaptan bir film çalışması için İstanbul dışında olduğundan, kendisiyle görüşmemiz mümkün olmadı. Dolayısıyla Çağrı Sahnesi için de bilgi alamadık.

Atlas Gösteri
Sadri: "Atlas Gösteri, bir kültür/sanat kurumudur"

- Atlas Gösteri'yi hangi amaçla kurdunuz, neler yapmayı planlıyorsunuz?

- Atlas Gösteri'nin kuruluş gayesi olarak "göstermek" terimi önemli bir işlev yüklenmiş durumda... İnsana ulaşabilmenin, "insan/insana" anlatabilmenin neredeyse imkansız kılındığı bir günde; ancak "göstererek", "izlettirerek" duyurabiliyorsunuz sesinizi... Olay bu...

Atlas Gösteri; tam anlamıyla bir kültür/sanat kurumudur. Tüm etkinlikleri ve üretimleri bu çerçeve içindedir. Ve bu çerçeve içinde hiçbir biçimsel sınırlamaya gitmeden, anlatabileceklerimizi, gösterebileceklerimizi sunma azmindeyiz. Neler mi? İşte, tiyatro, geceler, konserler, dia/pozitif gösterileri, her türlü tanıtım faaliyetleri, sergiler, fuarlar, panayırlar, şenlikler, panel, açıkoturum ve forumlar, edebiyat matineleri ve tüm bunların paralelinde sesli yayımcılık... Tümel anlamda asli konumuz bunlar... Belirli bir süreç dahilinde tüm bu başlıkları devreye sokacağız inşallah.

- Atlas'ın bu geniş yelpazedeki gösteri programı ve buna paralel olarak bant (sesli yayın) programları için ne gibi hazırlıklar var?

- Tüm bu yukarıda saydığım ana başlıklar çerçevesinde kuruluş aşamasından önce, bir ön hazırlık devresi geçirdiğimizi belirteyim öncelikle... Şimdi gösteri olarak öncelikle tiyatroya ağırlık vereceğiz. Bu bağlamda Atlas/Geceoyuncuları işbirliği ile ülke genelinde oyunlar sahneleyeceğiz. Bunun yanında anma geceleri ve konserler düzenleyeceğiz. Tüm bunların hazırlıkları (provaları) halen sürmekte. Aynı zamanda beş seri altına sesli yayımcılık olayına giriyoruz. İlk üç kasetimiz bu söyleşinin yayınlandığı günlerde çıkmış olur sanırım.

- Atlas'ın program birimlerinde kimler var?

- Atlas'ın işlevsel yapısı, yani yanılmıyorsam sorunuz... Öncelikle bir "metin yazarı" kadromuz var. Bu kadro; oyunların, gece programla rının, sesli yayınlarımızın senaryolarını ve bunun yanısıra ilan ve afişlerimizin metinlerini yazıyor. Kimler mi? İbrahim Sadri, Cumhur Kaygusuz ve Mehmet Efe... Tüm gösteri faaliyetlerimizin müzik yönetmeni Barbaros Ceylan... Genel Koordinatörlüğümüzü Ali Çelik üstlenmiş durumda... Aynı zamanda Geceoyuncuları'nı oluşturan (biraz önce andığım isimlere ek olarak) Osman Alacahan, Erol Dilaver, Selman Akyol, Taner Koltuk bu aşama kimi etkinliklerimiz için ön anlaşma yaptığımız isimler... Ama tabii gösterinin yapısına göre bu isimlere katılmalar olacak. Şöyle bir örnek vereyim; yakında sergilemeyi düşündüğümüz "Sürgün Gecesi" adlı dramatik bir programda Hasan Nail Canat ve Ahmet Mercan da katılacak aramıza... Tabii sadece bu programa has olarak...

- Bir müzik olayından bahsettiniz. Hangi tür aletleri kullanmayı düşünüyorsunuz?

- Öncelikle şunu belirteyim; müzik olayına biraz "cesur" bakıyoruz, Atlas Gösteri olarak... İnsanı masivaya, isyana, fuhşa, eğlenceye, bedbinliğe sürüklemeyen müziğe açığız... Bu nedenle gerek bantlarımızda, gerekse gösteri programlarımızda çeşitli enstrümanları devreye sokacağız... Örneğin şu sıralar Barbaros Ceylan yönetiminde bir beste kasetinin çalışmaları sürmekte... Bu konuda en iyisi şöyle diyelim: hele bir müzik ürünlerimiz ortaya çıksın, o zaman daha belirmiş olacak tavrımız sanırım...

- Atlas'ın bu yılki programından bahseder misiniz?

- Atlas Gösteri olarak 1987/88 sezonunda yapmayı planladığımız etkinlikleri şöyle belirteyim: Tiyatro olarak Geceoyuncuları/Atlas işbirliği ile iki oyun sahneleyeceğiz inşallah... Bunun yanısıra halen ön hazırlıkları süren ve Üsküdar'da gerçekleşecek (henüz ismi belli olmayan) bir "kültür/sanat şenliği"nde Akın Organizasyon ile işbirliği yaparak anma geceleri, dramatize programlar, dia/pozitif gösterileri, panel ve açık oturumlar düzenleyeceğiz. Tüm bu etkinliklerde Atlas Gösteri olarak belli sorumluluklar alacağız. Sanıyorum bu olay Aralık/Ocak/Şubat aylarında gerçekleşecek... Tabi bu etkinlik, bir bakıma bizi yoğun olarak çalışmaya itiyor... Halihazırda bu şenliğin muhtevasını oluşturmakla meşgulüz... Öyle zannediyorum ki camiamızda bugüne dek gerçekleştirilmiş kültür/sanat etkinliklerinin en kapsamlısı olacak bu çalışma... Bakalım Mevla ne gösterir... Ve tabi sesli yayımcılık alanında 87/88 sezonunda 10-15 kaseti çıkarmayı hedefliyoruz. Bunların birçoğunun metin çalışması tamamlandı...

- Kasetleriniz hangi konuları kapsıyor? Şu anda hazır olan kasetlerin içerikleri nelerdir?

- Kasetlerimiz daha önce de belirttiğim gibi beş ayrı seri altında yayınlanacak... Bu seriler; Kur'an-ı Kerim Serisi, Anlatı Serisi, Hiciv/Güldürü Serisi, Beste Serisi ve Aile Serisi adlarını taşıyor... Şu anda üç kasetimiz hazır... Bunların ilki Kur'an-ı Kerim serisinden, "Namaz Sureleri Meal ve Açıklaması" adında... Bir anlamda kılavuz bir kaset işlevi görecek bu çalışmamız, namaz surelerinin metinleri, mealleri, nüzul sebeplerini kapsıyor... İkinci kasetimiz Hiciv serisinden ve kendi türünün ilk örneği.. Adı Şu Bizim Dünya... Ülkemiz genelinde kimi çarpıklıklara, yanlışlıklara ve hiciv dili ve radyofonik bir oyun tarzı ile işaret etmeyi amaçlıyor. Üçüncü kasetimiz ise Anlatı serisinden Ali Ünal'ın bir metni İki Millet adını taşıyan bu güzel metnin dramatize edilmiş bir üslupla sunulması, sanıyorum ilgi görecek. Bu üç kasetimizin yanısıra bugünlerde Mehmet Efe'nin senaryosunu yazdığı Bu Şehri İstanbul isimli ikinci hiciv bandımız için stüdyoya gireceğiz. Ve sonunda arkasından da Yaşar Kaplan'ın bir metni var. Halen irtibat halindeyiz, bu konu için. Ve Beste serimizin ilk kasetinin çalışmaları da sürüyor. Sanırım özellikle bu kaset büyük ilgi görecektir.

- Atlas, gösteri ve organizelerini nerede gerçekleştirecek? Bir salonu var mı? Bu konuda neler düşünüyorsunuz? Bir de şu var. Atlas yalnız kendi planladığı programları mı sunacak. Talep üzerine program yapmayı düşünüyor musunuz? Sözgelimi benim bir ay sonra düğünüm var. Bir program istiyorum. Atlas bana ne cevap verir?

- Atlas'ın halihazırda "mülkü" olan bir salonu yok. Ancak anlaşma yaptığımız kimi tiyatro ve düğün salonları var. Gösterilerimizin muhtevalarına göre bu salonlarda programlarımızı sahneleyeceğiz. Sanırım bu konuda fazla zorluk çekmeyeceğiz. Mesela şöyle örneklendireyim: Ramazan ayı içinde müesseselerin iftar yemeklerini organize edeceğiz. Bu konuda genelinde bir düğün salonu ile bir aylık bir önanlaşma yapmış bulunmaktayız... Ha bakın, bu arada Atlas'ın bir başka faaliyetlerine de değinmiş olduk... İftar yemekleri (programlı olarak), düğün organizeleri ve sair benzeri yemekli toplantıların organizeleri de faaliyet sahamıza giriyor... Artı olarak her türlü firmanın tanıtım kampanyalarını da buna ekleyelim...

Asır Kitap Kulübü
Saraç: "Kitaba karşı duyarsız bir toplumda sanırım bundan daha iyisinin gerçekleştirmek zaman alacak"

- Asır Kitap Kulübü'nü hangi amaçla kurdunuz?

- Asır Kitap Kulübü'nün kuruluş amacı taşrada kitaba ulaşamayan -ya da kitabın ulaşamadığı- okuyucuya indirimli olarak kitap ulaştırmaktır. Uzun vadede ise birkaç büyükşehirde dar bir çevreye sıkışıp kalan kitabı kitleye sevdirmektir, diyebiliriz.

- AKK amacına erişebildi mi?

- Amacımıza ulaşıp, ulaşamadığımız sorusuna gelince; bir anlamda evet, ama düşündüklerimizin hepsini gerçekleştirebildiğimiz söylenemez. Kitaba karşı duyarsız bir toplumda sanırım bundan daha iyisini gerçekleştirmek zaman alacak. Ekonomik zorlukların kitaba ilgiyi azalttığı bir gerçek. Ama kitaba olan ilgisizliği sadece ekonomik şartların uygunsuzluğuyla açıklamak mümkün değil. Kitap alıcılarının çoğunu da zaten ekonomik şartları sınırlı olan öğrenciler oluşturuyor. Kitlenin kitaba, yayıncıların da okuyuculara saygısı gereken düzeye ulaştığı zaman, amacımıza ulaşmış olacağız.

- Üyelerinize ne gibi ayrıcalıklar tanıyorsunuz?

- Üyelerimize her ay katalog gönderiyoruz. İstedikleri kitapları da % 25 indirimle gönderiyoruz.

- Şimdiye kadar yalnız üyeleriniz için hazırladığınız kitap kataloğunu daha da geliştirip bir kitap dergisi hüviyetine getireceğinizi açıkladınız. Bunu gerçekleştirirseniz, hazırlayacağınız dergi yine yalnız üyelerinize mi gönderilecek? Kataloğun dergi haline gelmesiyle ne gibi değişiklik düşünüyorsunuz?

- Derginin hazırlıkları bitmiş durumda. Okuyucuya değişik, rahat bir dergi sunmaya çalışacağız. Yalnızca kitap tanıtımları yer almayacak dergide. Yazarlarla yapılan söyleşiler, zaman zaman açıkoturumlar, nitelikli araştırma ve incelemeler yayımlamayı düşünüyoruz. Şimdiye kadar denenmemiş birtakım yenilikler de düşünüyoruz. Ama bunları açıklamak için vakit erken. Başlangıçta dergiyi yalnızca üyelerimize göndermeyi düşünüyorduk. Ama şimdilik kaydıyla piyasaya da vereceğiz.

- Aylık kataloglarınızdan AKK bünyesinde İletişim, Yağmur, Ötüken, Milliyet ve Tekin Yayınevleri gibi kuruluşlar görüyoruz. Bu yayınevlerinin kitaplarına ilgi nasıl?

- Saydığınız yayınevlerinin bazı kitapları ilgi görüyor. Ama genele oranla bu yayınevlerinin kitaplarına ilgi az. Hatta bazı üyelerimiz sol kitapların varlığından rahatsız da oluyorlar.

- AKK bir anket düzenledi sanıyorum. Bu ankete göre üyelerinizin niteliği hakkında bilgi verir misiniz? Öğrenci olup olmadıkları; İstanbul içinden veya dışından oluşları gibi...

- Üyelerimizin yaklaşık % 65'i İstanbul'dan. Bu bizim tahminlerimizin üzerinde bir ilgi. Ama Anadolu'da -bazı merkezlerin dışında- ilgi düşük. Yine üyelerimizin büyük bir çoğunluğunu öğrenciler ve öğretmenler oluşturuyor. Yaş ortalaması 22. Bayan üyelerimizin sayısı oldukça düşük. Çoğunun kitaplığında 200'ün üzerinde kitabı var. Bir de anket sonuçlarıyla ilgili olmasa da üyelerimizin niteliği hakkında ipucu olabilecek bir nokta daha var; Üyelerimizin çoğu beş-on kitap birden istiyorlar.

- AKK bir "Süreli yayınlar okuma salonu" açtı geçenlerde. Nasıl bir işlev görüyor bu salon?

- Okuma salonunu isteyen herkesin -üye olsun, olmasın- gelip oturabileceği, günlük gazeteleri karıştırabileceği, hatta zarar vermeden satılmak üzere sergilenen kitapları okuyabileceği bir yer olarak düşündük. Haftasonlarında da yazarlar okuyucularıyla sohbet edip, kitaplarını imzalayacaklar. Örneğin Ekim ayında Mustafa Kutlu, Ali Bulaç ve İsmail Kara okurlarla sohbet ettiler. Klasik anlamda imza günleri değil sözkonusu olan. Okuyucu yazarı bir insan olarak tanımak istiyor. Onun için bizim imza günlerimizde öyle resmi bir hava yok. Okuyucu elinde kitap, önü ilikli vaziyette masada oturan yazarın önünde kuyruğa girmiyor. Yazarla oturup karşılıklı sohbet ediyor. İçinden geldiği gibi davranıp, merak ettiği şeyleri sorabiliyor. Hem yazarlarımızın, hem de okuyucularımızın bu durumdan memnun olduklarını sanıyorum.

- Bu son sorum hayli kapsamlı olacak. Cevabının da buna nispetle geniş olmasını istiyorum: AKK bu yıl neleri yapmayı planlıyor? Belli olan programlar ve yapılması düşünülenler...

- Bu yıl okuma salonumuzdaki sohbet toplantılarına ek olarak her ay bir panel ya da açıkoturum düzenlemeyi düşünüyoruz. Halka açık olacak bu toplantıları müsait bir salonda yapmayı düşünüyoruz. Hizmeti Türkiye'nin her yerine yaymak için özellikle üniversite bulunan illerde kitap fuarları düzenleyeceğiz. İstanbul'da da kapsamlı bir fuar düşünüyoruz. Yine öncelikle üniversite bulunan illerimizde temsilcilikler vermeyi düşünüyoruz. Bu temsilciliklerin bulundukları yerlerde bizim adımıza çeşitli kültürel faaliyetler düzenleyecekler. Biraz önce dergi ile ilgili soruyu cevaplarken dergi bünyesinde yapmayı düşündüğümüz yeniliklerden söz etmiştim. Bu yenilikler konusunda da yalnız şunu söyleyebilirim. Kitapların ve yazarların tanıtıldığı geniş kapsamlı bir katalog hazırlıyoruz. Yapmayı düşündüklerimiz konusunda söyleyebileceklerim şimdilik bu kadar. Teşekkür ederim.

Genç Adam Sahnesi
Canat: "Şeytan Üssü Haber Merkezi'ni sahnelemeyi sürdüreceğiz"

- Genç Adam Sahnesi ne durumda? Kadrosunda herhangi bir değişiklik var mı?

- Genç Adam Sahnesi olarak geçen sezon sahneye koyduğumuz Şeytan Üssü Haber Merkezi adlı oyundaki kadromuz, bu sezon da eksiksiz bir araya geldi. Aramızdan ayrılmak zorunda kalan iki arkadaşımız, bu oyunu sahneden indirene kadar ayrılma kararlarını ertelediler. Tahminen 1988 başında sahneye koyacağımız yeni oyunun kadrosunda bu iki arkadaşımız bulunmayacak. Şunu hemen belirtmeliyim ki, arkadaşların bu durumları önceden bilindiği için oyunlarımızda küçük roller alıyorlardı. Fedakar Kızmaz ve Murat Saraç'ın ayrılıkları sadece oyunlarımızda rol alamamalarıyla sınırlı ve beraberliğimizle dostluğa dönüşen ilişkilerimiz sürekli olacaktır.

- Bu yıl hangi oyunları sahnelemeyi düşünüyorsunu? Ne gibi planlarınız var?

- 1987 sonuna kadar "Şeytan Üssü Haber Merkezi" adlı oyunumuzu sürdüreceğiz. Yıl sonunda video filmini çekip sahneden indirmeyi planlıyoruz. Elimizde üç oyun, iki tasarı oyun var. Bunlardan hangisini sahneye koyacağımıza, daha doğrusu hangisine öncelik tanıyacağımıza karar vermedik henüz. Daha önce kısmi bir duyuru yaptığımız Mahir Ebu Hummus'un Filistin'i konu alan ve orijinal adı "Nûr'ul-Sultan" olan oyunun çalışmalarına başlamakta haklı tereddütlerimiz var. Dekor, kostüm ve tip olarak hayli zengin olan oyun, Filistin davasının bugünkü durumunu, Siyonizm'in Ortadoğu üzerinde geliştirdiği entrikaları tam vermiyor. Metin üzerinde çok çalışmak gerekiyor. Elimizdeki ikinci oyun İranlı bir Müslümanın yazdığı "Başkasının Ölümü". Zaferden zafere koşan bir generalle Azrail arasında gelişen ve ölümü odak alarak hayatı irdeleyen felsefi bir oyun. Bu oyunun göreceği tepkiyi tahmin etmek oldukça zor. Üçüncü oyunumuz, benim 1980'den önceki dönemde sahnelediğim "Afganistan Dramı" üzerinde bir hayli çalışma yaptım ve geliştirdim. Bu oyunların biriyle başlayabiliriz. Yalnız Genç Adam Sahnesi olarak hoş bir teklifle iki aydır iç içeyiz. Sanatçı kardeşimiz Ulvi Alacakaptan, tiyatro faaliyetlerimizdeki olumsuz etkileri ortadan kaldıracağını umduğumuz bir program yapmış. Bu programı birlikte geliştirdik. Programa göre tiyatroyu meslek olarak seçen kalıcı bir kadro kurmak, bu kadroyla uzun ve verimli turneler yapmak... İstanbul'da faaliyet gösterecek bir çocuk tiyatrosu kurmak ve en kısa zamanda yerleşik tiyatronun şartlarını oluşturmak.

Ulvi Alacakaptan ve diğerleri ile bir arada çalışmak sanat boyutumuzu ne denli büyütür bilemiyorum, ama ayrı da olsak, birlikte de çalışsak bu konuda müspet manada bir patlama noktasına geldiğimizin farkındayız.

Geceoyuncuları
Sadri: "İnşallah Aralık ayı içerisinde 'perde' deriz"

- Geceoyuncuları Efendi Hayrettin'den sonra ne yapıyor? Repertuarında neler var? Bu yıl oyun sergilemeyi düşünüyor mu?

- Geceoyuncuları, yerli yerinde duruyor... Efendi Hayrettin'den sonra kadrosunu genişleterek yeni oyunlar için çalışmalara başlıyor bugünlerde... İbrahim Sadri, Mehmet Efe, Ali Çelik, Osman Alacahan, Barbaros Ceylan, Cumhur Kaygusuz, Erol Dilaver'e ek olarak bu sezondan itibaren Taner Koltuk, Selman Akyol, Halil Mert katıldı aramıza. Güzel olan bir şey daha var. İsmiyle müsemma olarak ancak "geceleri" oyun çalışabilen Geceoyuncuları'nın artık çalışma yapabilecekleri bir yerleri de var...

Gelelim Geceoyuncuları'nın bu seneki (87/88) programına... Bugünlerde Fredericih Dürenmatt adında bir Alman oyun yazarının eseri olan "Büyük Romulus" adlı bir kara güldürünün okuma provalarına başlıyoruz. Oyunu, (Efendi Hayrettin'de olduğu gibi) elbirliği ile sahneye koymayı düşünüyoruz. Daha doğrusu oyunun tam adaptasyonu provalarımız ortasında ortaya çıkacak. Öyle ümit ediyorum ki bu oyun, Efendi Hayrettin'den sonra Geceoyuncuları'nın geldiği noktayı göstermesi açısından ilginç olacak... İnşallah Aralık ayı içinde bu oyuna "perde" deriz... Bu sezon ikinci olarak Mehmet Efe'nin yazdığı "Deccal" isimli çok enterasan bir oyun da repertuarımızda... Şimdiden onun da anonsunu yapmış olalım... Yeri gelmişken çok özel bir şey daha söylemek isterim burada. Yazımını yeni bitirdiğim bir oyun daha var: "Siz Gidin Barbarlarım Bana Bez Bebek de Yeter" (isim, sevgili dostum Süleyman Portakal'ın bir şiirinden alınmıştır) Bu oyunu bizzat Hasan Nail Canat için yazdım. Üç kişilik bir oyun. Henüz sayın Canat'la görüşmedik. Prosedürü nasıl olur bilmiyorum ama, bu oyunu Hasan Nail oynasın istiyorum. Bakalım devran gösterir.

Evet işte Geceoyuncuları'nın 87/88 programı böyle...

- Tiyatroların ortak sorunu yerleşik tiyatro herhalde. Siz bu konuya daha önce de değinmiştiniz. Şu anda durum nedir, yerleşik tiyatro için yeşil ışık var mı?

- Ben Girişim Dergisi'nde yayınlanan bahsettiğiniz yazımda da söylemiştim. Bu işi "becerebilecek" (şu andaki) isimler bellidir. Bu isimler kendilerini kanıtlamışlardır ve kendi gruplarının (tiyatro gruplarının) üstünde bir organize içinde en azından bir oyun için bir araya gelebilirler. Sanırım böyle bir yapılanma olduktan sonra salon bulmak hiç zor olmaz. Ondan sonrasını ise devran gösterir... Yani becerip becerilemeyeceği o zaman ortaya çıkar...

Kaynak: Girişim Dergisi
Bu haber defa okunmuştur.