Basından
'Genç Birikim Dergisi'

Rüveyda Bera Pala / Yıllar sonra anne babaya kavuşmanın romanı

Genç Birikim Dergisi / 01.07.2016

Selamun Aleyküm. Yine güzel bir kitap ile sizlere selam vermekten çok mutluyum. Sözlerimin başında size küçük bir sır vereyim; babam durmadan "okuduklarınla ilgili yaz" demese, beni sıkıştırmasa yazamam galiba. Allahım her çocuğun başına benim babam gibi baba versin. Amin.

Kitabımız, daha önceki zamanlarda başka bir kitabı olan "Yasemen" kitabı hakkında yazdığım Allahımız'ın rahmetine ulaşmış olan Hasan Nail Canat amcanın "Bir Küçük Osmancık Vardı" isimli roman kitabı. Eminim bu kitabı çoğunuz okumuşsunuzdur ya da en azından ismini duymuşsunuzdur. Genç Timaş yayınları bize ulaştırmış. Bu romanın içeriği, Yasemen'e çok benziyor. Belki de ben benzetmişimdir, bilmiyorum. İkisinde de yani hem Yasemen'in hem de Bir Küçük Osmancık Vardı'nın kahramanları olan Yasemen ile Osman, farklı sebeplerden dolayı evlerinden uzaklaşıyorlar. Yasemen'in uzaklaşma sebebi, anne ve babasının devamlı kavga etmelerindendi. Osman da uyurken evden kaçılıyor. Ben en iyisi yavaş yavaş kitaptan size bahsetmeye başlayayım.

Kitabımızın kahramanı olan Osman, daha bebekken evinden kaçırılan bir çocuk. Ailesi, öyle üzülüyor öyle üzülüyor ki onun kaçırılmasına, her zamanki gibi ben de dayanamayıp ağladım okurken. Osman, kaçırıldıktan sonra birçok aileyle birlikte kalır. Onu kaçıranların ismi, yaptıkları iş kadar çirkin: Zevzek ve Apo. Romantik adındaki kötü birinin evine getirirler. Bunlar Osman'a bakamayınca Garip diye birisiyle kalır biraz Osman. Sıkıntıyla geçen bebekliğinden sonra okul zamanına geldiği sıralarda Şerife Hanım gibi şefkatli, merhametli bir kadının evinde yaşamaya başlar. Herkes tarafından çok sevilen Osman, çok çalışkan bir öğrencidir. Osman'ı ilk kaçıran kişiler onun ismini bilmedikleri için, Şerife Hanım da ona Hüseyin ismini verir. Hüseyin'in yani Osman'ın, ailesini kavuşmasını çok istiyordur Şerife Hanım.

Osman'ın yaşadığı çileli günlerden, aylardan ve yıllardan sonra ailesine kavuşması, gerçekten çok acıklı. Öğrencisi olduğu okulun müdürü, Osman'ın yakın akrabası olan birisi çıkar. Ama tabi ikisinin de bundan haberi yoktur. Hiç beklenmedik, akla gelmeyecek bir olaydan sonra tanışırlar Osman'la. Akrabası, ailesinin son durumunu ona uzunca anlatır. Osman, kendini tutamaz ve ağlamaya başlar. Bu durumu gören akrabası da dayanamayıp onu gerçek ailesinin yanına götürür.

Kaçırıldığında bebek yaşlarında olan Osman, şimdi on beş yaşındayken ailesine kavuşur Allahımız'ın izniyle. Annesi, gerçekten hem üzüntü gözyaşları hem de sevinç gözyaşları döker. Babası da o kadar ağlar ki, hallerini görenlerin hiçbiri buna dayanamaz. Osman'ın, ailesiyle kavuştuğu o gece, sokaklarında hüzünlü hem de çok hüzünlü bir an yaşanır. Bu anı, hiç kimse ama hiç kimse unutmaz. Ailesi, kaybolmasından sonra sormadıkları yer, gitmedikleri kapı kalmamıştır. Kavuştukları zamana kadar hep çocuklarının hasretiyle yanmışlardır. Allah'ın sevdiği kullardanmışlar ki oğulları onca yıldan sonra tekrar kendilerine dönüp gelir. Ne mutlu onlara ama. Yüce Allahımız, ailelerinden ayrı kalan bütün çocukları bir an önce onlara kavuştursun.

İşte, Osman'ın bu hüzünlü hayatı, Allahımız'ın izniyle böyle sona ere. Sabredenlere Rabbimiz Allah neler vermez ki! Bizler de Allah'ın istediği gibi insanlar ve Müslümanlar olursak Osman gibi kim bilir nelere kavuşuruz, nelere. Hasan Nail Canat amcamıza Allah rahmet eylesin. Ben doğmadan bir yıl önce vefat etmiş. Kendisini görmeyi ve dinlemeyi çok isterdim. Ama nasip değilmiş. Eğer Allahımız uygun görürse, belki ahirette karşılaşırız da ona teşekkür ederim yazdığı güzel kitapları için.

Okumak, gerçekten çok güzel bir şey. Bütün herkesin okumasını isterim. Benim gibi çocuk olanların daha çok okuması gerekir. Çünkü öğreneceğimiz daha çook şey var. Tatil günlerimizi hep okumayla geçirelim arkadaşlar. Yeni bir yazımda buluşmak üzere hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Yazdıklarıma değer verip okuduğunuz için Allah sizlerden razı olsun.

Kaynak: Genç Birikim Dergisi
Bu haber defa okunmuştur.